GÜNDEM YOĞUN

Geçen hafta yazmıştım, tekrar gibi oluyor ama maalesef normalleşemiyoruz. Coğrafya kaderdir demiş İbn-i Haldun, kesinlikle doğru demiş. Şu coğrafya, şu bölge, şu topraklar bir gün olsun normal olamaz mı Allah aşkına. Biri bitmeden biri başlıyor dertlerin. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki, tutabilene aşk olsun. Arabada  burnuna uyuşturucu çekip, o pudra şekeriydi diyen Ak Partili çocuğun mevzusu kapanmadan bir başka Ak Partilinin, arabasında bir çantaya deste deste Euro koyduğu görüntüleri düşmüştü sosyal medyaya. Hop ne oluyor demeden, yine pat diye gündem değişti, ülke olarak bir Ukrayna krizinin içinde bulduk kendimizi. Meseleleri enine boyuna sindire sindire tartışamadan başka bir meselenin içinde buluyoruz kendimizi. Araya bir Libya heyeti sığdırdık hatta. Sığdırmakla kalmadık, kendi halkımızın ihtiyacı varken 150000 doz aşı da gönderdik Libya ya. Bizimkisi nam olsun kâr olmasın kabilinden, artık millette buna alıştı galiba. Cebimizde para yok ama beş milyon Suriyeliye bakarız, kendimiz almakta zorlanırız ama dünyaya bedava maske göndeririz. Halkımız sıkıntı içindeyken bir takım ülkelere milyon dolarlar yardım yaparız vs vs. sonu gelmez onun için uzatmayacağım. İşte gündemimiz böyle, oradan oraya savruluyoruz. Askerlik yapmamak için hile yaptığı mahkeme kararıyla tescillenmiş ve ceza yemiş biri mesela kanal İstanbul hakkında televizyonda konuşabilirken, konunun uzmanı olan emekli amiraller, yani denizciler görüş bildirdi diye günlerce nezarette tutulup, bir de mahkemeye çıkarıldılar bu ülkede. Gerekçe bildirinin darbe iması taşıdığıydı. Hâlbuki 15 Temmuz darbe girişimi meclis tarafından araştırılsın diye muhalefetin verdiği önergeye hayır oyu verenle bu bildiride darbe çağrısı var diyen aynı iktidar. Gerçek bir darbe girişiminin üzerine tüm meclis olarak yüklenmekten imtina eden iktidarın, emekli askerlerin bir bildirisinden darbe sonucu çıkarması da oldukça enteresan. Neyse ki, amiraller serbest kaldı… Ama normale dönebiliyor muyuz derseniz hayır dönemiyoruz. Zira sağlık bakanı hafta içi bir laf etti yine ortalık karıştı. Efendim vaka sayılarındaki inanılmaz artışın sebebi 84 milyon demez mi? Bütün nüfusu işin sorumlusu ilan etti sağlık bakanı. Kendi beceriksizliklerini, basiretsizliklerini vatandaşa yüklemeye kalkıyorlar. Sürecin başında insanların umreye gitmesine göz yumdular. Onlar döndüğünde kontrol etmeden, karantina uygulamadan(ilk gruplar) yurda dağılmalarını seyrettiler. Batı ülkelerinden özellikle İtalya’dan gelenler kontrol edilsin dendiğinde, biz termal kameralarla ateş ölçümü yapıyoruz dediler. Turizm sezonu kaçmasın diye yeni normal diye bir şey uydurdular, gelen turistler elini kolunu sallaya sallaya her yeri gezdi virüsü taşıdı  ama bunu da öngörmediler. Virüsün tekrar atağa geçmesine sebep oldular. Yetmedi Ayasofya’yı açıyoruz diye bir milyon insanın oralarda toplanmasına sonra yurdun çeşitli yerlerine dağılmasına sebep oldular. Yine yetmedi, binlerce insanla cenaze törenleri yaptılar. Vatandaş kendi anasını babasını kimsesiz gibi defnederken. Kendi partilileri vur patlasın çal oynasın düğünler yaptı. O da yetmedi en son her vilayette binlerce partilileriyle kongreler yaptılar, en son yine her vilayetten on binlerce partiliyi Ankara’ya toplayıp lebalep kongre yaptılar, sonra o kişiler yurda dağıldı. Bu kadar kuralsızlığı kendileri yapıp, nasıl oluyor da vaka sayılarının bu noktaya gelmesinin suçu tüm ülkeye mâl ediliyor? Ve en son tedbir diye sonuç alınamamış olan geçen yıl ki önlemlere geri dönüyorlar. Denenmiş bir daha neden denenir? Bundan netice alınamıyor işte ortada iken niye hep başa dönülüyor? Sorunun cevabı tam kapatma için para yok değil mi? O halde biz de soralım vatandaş olarak;128 milyar dolar nerede?!