GAZ SIKIŞMASI

Bir haftadır gaz muhabbetiyle oturup kalkıyoruz, ama bu durum gayet normal. Niye normal diye sormaya gerek yok çünkü tarihimizin en büyük doğal gaz rezervini bulmuş durumdayız. Efendim daha öncede aynı yerde gaz  bulunmuştu, falan tarihte bakan açıklamıştı gibi laflara gerek yok, zira o söylemlerin hiç birinde 320 milyar metreküp rezerv var dendiğini hatta dahası da var diye müjde verildiğini duymadık. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olsun. İnşaallah en kısa zamanda çıkarılmaya başlanır ve biz vatandaşlarda bundan faydalanırız. Elbette faydalanırız diyorsunuz muhtemelen ama haklı olarak şöyle bir tereddütte yok değil insanlarda, gazı bulduk bulmasına da, bize ne kadar olumlu yansır, yine yol köprü ücretlerine dönmesin bu gaz işi de diye  düşünüyor millet. Böyle düşünmekte haksız sayılmaz kimse çünkü durum ortada. Ama yine de ülkemiz için sevindirici bir gelişme, buna sevinmeyen veya saçma tezler ileri sürenler kendini bir kontrol etsin derim, çünkü bu millî bir meseledir. Türkiye olarak enerjiye her yıl 60 milyar dolar civarında bir parayı dışarıya ödediğimiz düşünürsek, bu rezerv bize epey nefes aldırır. Dileğimiz temennimiz rezervin umulandan büyük olması ve çabuk çıkarılmaya başlanması…

Bir diğer sondaj gemimiz Oruç Reis ise Akdeniz’de çalışmalarına devam etmekte, batı her ne kadar Yunanistan’a arka çıkıp üstümüze salsa da biz bildiğimiz yoldan gidip, anladıkları dilden cevap veriyoruz.26 Ağustos günü Malazgirt’ten gereken resti çekti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan. Biz bedel ödemeye hazırız, sizde hazırsanız gelin karşımıza dedi. Artık bu saatten sonra bizim geri adım atma lüksümüz yok, zaten bu konuda ki kararlılığımızı da anladıkları dilden anlatıyoruz onlara, anlayıp anlamamak kendilerine kalmış. İnşaallah Oruç Reis gemimizde aradığımız kaynağı bulur, işte o zaman kâbus gibi geçmekte olan şu 2020 yılı için iyi bir not düşeriz tarihe, kendi adımıza…

YİNE KARADENİZ YİNE SEL

Malum geçtiğimiz günlerde Giresun ilimizi sel vurdu. Yani inanılır gibi değil, bir kaç yıl önce Trabzon’da can almıştı sel, şimdi de Giresun’da. Belki arada benim hatırlamadığım sel felaketleri de vardır. Ben var gibi hatırlıyorum. Ama bakıyorsunuz dere yataklarına evler yapılmış, yanlış mimari var vs vs. Allah aşkına bu kadar felaket oluyor, kim hesap veriyor hiç görüyor musunuz, duyuyor musunuz? Hayır, görüp duyamazsınız çünkü hesap soran yok. Hadi diyelim yanlış yerlere ev yapanlar felakete maruz kalarak bedel ödedi, ya binalara ruhsat veren belediyelerden niye hesap sorulmuyor. O başkanlar niye hesap vermiyor. Böyle olunca hukuk devletiyiz lafı lafta kalıyor, hiç bir inandırıcılığı kalmıyor. Hâlbuki şimdi ve her zaman en çok ihtiyacımız olan şey adalet ve hukuk. Bu felaketlere yol açan yapılaşmalara izin verenler de ne zaman hesap vermeye başlar o zaman hukuk devleti olmaya bir adım daha yaklaşırız, aksi takdirde bu şekilde daha çok felaket yaşarız biz. Bu sel olur, deprem olur, yangın olur vs. ama olur. Yine de rabbim korusun insanımızı afetlerden. Ama bizler üzerimize düşeni yapmak, gerekli tedbirleri almak zorundayız. Ne demiş atalarımız, önce tedbir, sonra tevekkül. Tedbirini almayıp, felaketi yaşadığın zaman, ne yapalım Allah’tan geldi diyemezsin. Neyse geçmiş olsun Giresun diyoruz ve bu haftayı noktalıyoruz. Haftaya kadar hoş kalın, hoşça kalın…