FİYASKO DÖNEMİ

Ak Parti 2002’de yola çıktığı günden bu güne görev aldığı dönemleri kendince çıraklık, kalfalık, ustalık dönemleri diye nitelendirmişti. Hatta o sıralamaya göre bu dönemin ustabaşılık dönemi olması gerekiyordu. Sayın Erdoğan bu dönemle ilgili öyle konuşuyordu ki, başkanlık sistemine geçtik mi ülke olarak uçacaktık. Ama gelin görün ki bırakın uçmayı, biz vatandaşlar olarak çıraklık dönemini arar hale geldik. Özellikle başkanlık sistemine geçildikten sonra her şey sanki tepe takla gitmeye başladı. Yılların emeği heba oldu diyebiliriz. Meclis adeta bypass oldu, milletvekillerinin pozisyonu tartışılır hale geldi. Anlık kararlar alınıyor, tartışılmadan istişare edilmeden uygulanır hale geldi. Biz bu sisteme uzun tıkanıklıklar yaşamamak için geçtik evet ama bu tamamıyla ben yaptım oldu yönetimine dönüştü. Bakanlar bile göstermelik bir şekil aldı bu sistemde. Ticaret Bakanı çıkıyor, maskeyi biz satacağız diyor, akşam Cumhurbaşkanı çıkıyor maske satılamaz biz dağıtacağız diyor. Sağlık bakanı enfekte hasta sayısı veriyor, Cumhurbaşkanı başka bir rakam açıklıyor sayılar bir birini tutmuyor. İçişleri Bakanı sokağa çıkma yasağı kararını Cumhurbaşkanı talimatıyla aldık diyor, iki saat sonra hayır benim kararım diyor. İstifa ediyor ki kendi kafasına göre pat diye istifa etmiş olması pek mümkün değil, önce bir sessizlik oluyor, kamuoyu tepkisine göre sonra istifa kabul edilmiyor vs vs. Bunlar son dönemde şahit olduklarımız, şüphesiz evveliyatı da var bunların. Kabinede bir dedikodu hep var zaten, Süleyman Soylu ile Berat Albayrak sürtüşmesi şeklinde. Bütün bunlar Ak Parti’nin 18 yıl önce çıraklık, kalfalık, ustalık dönemi diyerek çıkıp yürüdüğü yolun sonunun FİYASKO ile bitmekte olduğunu göstermekte. Bu dönem öyle bir dönem ki bırakın ustalığı falan çıraklık dönemi bundan çok çok daha iyiydi. Tabi ki bütün dünyayla beraber biz de çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bunu kabul ediyoruz zaten. Ama bizim geldiğimiz noktayı son bir aylık Corona virüsü olayına bağlayamayız. Biz ekonomik olarak hakikaten kötü bir durumdayız ve bu durum bir yönetim hatası. Yani milletten kötü günler için diye 130 milyar TL para toplayacaksınız, o kötü günler geldiğinde rakamın yüzde onu kadar bir yardım paketi açıklayıp milleti de bankaların kucağına atacaksınız. Para nerede diye soranı da hainlikle falan itham edeceksiniz. Böyle bir yönetim olabilir mi? Milletten tasarruf adı altında zorla kestiğiniz parayı bir kaç müteahhitte veya iş adamına aktaracak siniz. İşte bu ve benzeri uygulamalar Ak Parti iktidarı için bu dönemi fiyasko dönemi haline getirmiştir. Yargının da içinde bulunduğu durum milletin adalete olan güvenini yerle bir etmiştir. Çıkarılan infaz yasası bazı zümreler hariç kimseyi memnun etmemiş, hatta tam tersi kişilere özel  tahliye olduğu düşünülmektedir. Uzun uzun yazıp mevzuyu dağıtmak veya dallandırmak istemiyorum. Ben dâhil milyonlarca insanın geçmişte oy verdiği Ak Parti bu değildir. Bu Ak Parti geçmişteki bazı partilerin hastalığına yakalanmıştır ve öyle görünmektedir ki bu hastalık Ak Parti’yi götürecektir. Kurtulma ümidi var mıdır, vardır ama artık imkânsız gibi görünmektedir. Çünkü önce hastanın kendini hasta olarak kabul etmesi şarttır. Ama esas sıkıntı buradadır, Ak Parti kendinden başka herkesi hasta olarak görmekte ve kendi hastalığını kabul etmemektedir. İşte bunun için Ak Parti bu hastalıktan kurtulamaz ve sonuna doğru gitmektedir! Haftaya kadar hoş kalın, hoşça kalın…