ASGARİ ÜCRET

Nedense her yıl asgari ücret belirleneceği dönemde, aynı hadiseler adeta tarih tekerrürden ibarettir sözünü doğrularcasına tekrarlanıyor. TÜİK adlı bir kuruluş var, nerenin fiyatını ölçü olarak alır, neyle mukayese eder bilinmez, çıkar milletle alay eder gibi komik bir rakam atar ortaya, ne hikmetse hükümette hep onların rakamlarını dikkate alır. İşlerine geldiğinde bol bol ayet hadis okuyan siyasiler, söz konusu asgari ücret oldu mu niçin diyanetin belirlediği fıtr sadakası miktarını ölçü olarak kabul etmez, orası bilinmez. Geçtiğimiz ramazan ayında DİB fıtr sadakası miktarını kişi başı 23 TL olarak belirlemişti ki bu da dört kişilik bir ailede ayda 2760 TL’ye tekabül ediyordu. Önümüzdeki ramazan ayında belki 28 lira olarak belirleyecek. Bu da ayda 3360 TL ye tekabül eder dört kişilik bir ailede. Bakin bu rakam dinî açlık sınırı rakamıdır. Diyanet diyor ki, bu para bir kişinin günlük karın doyurma bedelidir bunun altında bir parayı sadaka olarak veremezsin. Durum bu iken, her fırsat ve ortamda ayet hadis okuyan iktidarın yetkilileri niye böyle açlık sınırının da altında ücretlere milleti mecbur ediyorlar? Cevap basit, kendisi emeklisine asgari ücretin de altında maaş veriyor da ondan. Geçenler bir arkadaş emekli oldu,1325 TL emekli maaşı bağlanmış. Allah aşkına 1325 TL nedir ya. Asgari ücretin 2020 TL olduğu bir yerde sen emekline nasıl 1325 TL maaş verirsin. Bu rakamlar niye bu kadar düşük biliyor musunuz, emekli aylığı bağlama oranlarını kuşa döndürdüler de onun için. Senin kendi emekline asgari ücret bile vermediğin bir ortamda, işveren işçisine niye iyi para versin. Ben bu yaşıma geldim Ak Parti hükümetleri kadar işçi aleyhine işlere imza atan başka hükümet hatırlamıyorum. Hem çalışanına, hem emeklisine hiç bir faydası olmadı Ak Parti hükümetlerinin. Oldu diyen çıksın ispatlasın. Tam tersine işçi elindekinden oldu. Önümüzdeki hafta asgari ücret belirlenecek, bakalım göreceğiz kaç para açıklayacaklar. TÜRK İŞ Başkanı, 2578 TL’nin altında hiç bir rakamı oturup konuşmayız demişti, lafının arkasında durabilecek mi onu da göreceğiz. Asgari ücrette en mantıklı rakamı DİSK telaffuz ediyor ama beyzadelerin o rakamın yanına bile gelmeye niyeti yok, vaziyet onu gösteriyor. İs veren cephesinden baktığınız zaman vergi ve SGK primleri çok yüksek çıktığı için, maaşın yükselmemesi taraftarı işveren. İktidarın vergi ve primleri makul seviyelere çekmesi gerekiyor ama en iyi vergiyi bu gruptan toplayabilen iktidar böyle bir adım atar mı, atmaz. Bakalım rakam ne çıkacak, merakla bekliyoruz…

SİMİT SARAYI VE ZİRAAT BANKASI

Günlerdir ortalık çalkalanıyor, efendim Simit Sarayı adlı firma batıyormuş Ziraat Bankası devreye girmiş, 500 milyon dolar(evet dolar) bir bedelle firmanın %51 hissesini almış veya alıyormuş diye. Tabi bu olayda sorulacak çok soru var. Öncelikle bir kamu bankası böyle bir girişimde bulunur mu, bulunursa ne olur, nasıl olur gibi. Ziraat Bankası kuruluş amacı bellidir zaten. Şöyle bir soru da geliyor akla, bu firmanın değeri nedir ki, bir kısım hissesi 500 milyon dolar ediyor. Yani bu devasa bir rakam altı milyar TL ediyor. Eski rakamla altı katrilyon. Simit değil adeta elmas satıyor firma. Simdi bütün bu hengâme içersin de, günlerce ne bankadan, ne firmadan, ne de hükümetten ses çıkmadı. Taa ki, olay iyice dillendikten, televizyonlara konu olduktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp ben bunu tasvip etmiyorum diyene kadar. Bakın Sayın Cumhurbaşkanı benzer bir tavrı, termik santraller konusunda göstermişti. Hatırlayın, termik santrallerin bacalarına filtre takılması konusunda patronlara ek süre verilsin diye kanun çıkardı Ak Parti ve MHP birleşerek. Ama Sayın Cumhurbaşkanı önüne gelen kanunu veto etmişti. O zamanda sanki kendisinden habersiz olmuşta, önüne gelince veto etmiş gibi bir durum vardı. Hal bu ki kamuoyu ne düşünüyordu, Erdoğan’a rağmen böyle bir kanun meclisten geçemezdi. Mutlaka da öyle idi, ama kamuoyunda infial oluşunca, Sayın Erdoğan kanunu veto etmek zorunda kalmıştı. Bu herkesin ortak düşüncesiydi. Muhtemelen Simit Sarayı hadisesi de böyle oldu. Büyük bir tepki oluşmasaydı Ziraat Bankası o paraya firmaya ortak olacaktı. Zaten rekabet kuruluna giden başvuruda bu işi doğrular nitelikte. Artık bu işlerin sonu nereye varır bilmiyoruz…

GELECEK PARTİSİ

Ak Parti ile yolları ayrılan Eski Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu kendi partisini kurdu. Partinin adını Gelecek Partisi olarak belirlemişler. Ülke siyaseti için hayırlı uğurlu olsun. Parti manifestosunu yayınladılar mı bilmiyorum ama temel prensipler olarak Sayın Davutoğlu çok güzel mevzulara değindi. Özellikle şeffaflık ve liyakat konusu artık fevkalade önemli unsurlar olarak önümüze çıkıyor devlet yönetiminde. Ayrıntılı bir parti politikası ve önceliklerini yayınlarlarsa köşemizde işleriz. 2020 yılı oldukça sıcak geçecek şimdiden belli olmaya başladı. Önümüzde siyaseten oldukça hareketli bir yıl bizi bekliyor. Mevla ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olan neyse onu nasip etsin. Bu haftalık bu kadar, haftaya kadar hoş kalın, hoşça kalın…